27 Nisan 2012 Cuma

12 EYLÜL'DE NELER OLDU









ÖLÜM



Ölümden öteye köy
İŞKENCE !!




- 12 Eylül'de Falakalarda, İnsanların ayak tabanlarını, el ayalarını patlattılar, kaba yerlerini ezdiler, tırnaklarını söktüler.

- 12 Eylül'de İnsanları çırılçıplak soyarak üzerlerine kurt köpeklerini saldılar.

- 12 Eylül'de İnsanları acıdan bayılana kadar filistin askılarına astılar.

- 12 Eylül'de İnsanları ayaklarından zincirle bağlayıp veya askıya alıp  testislerinden ve erkeklik organlarından kaldırarak tarttılar.


- 12 Eylül'de İnsanları ayaklarından zincirle bağlayıp askıya alarak testislerine ve erkeklik organlarına elektrik verdiler.


- 12 Eylül'de İnsanların hayalarını burup  penisine şiş vajinasına cop soktular.

- 12 Eylül'de İnsanların makatlarına zeytinyağına batırılmış coplar soktular, Boş kola şişelerine oturttular. Bu copları veya kola şişelerini kendisine ya da bir başka tutukluya yalattılar.

- 12 Eylül'de İnsanları lağım çukurlarına attılar, lağım çukurundaki pisliği yedirdiler.


- 12 Eylül'de İnsanları koğuşun önünde yere yatırıp, birbirinin yüzüne işettiler

- 12 Eylül'de Cezaevlerinde, genç tutuklulara merdiven altlarında tecavüz ettiler, birbirlerine tecavüze zorladılar.

- 12 Eylül'de birçok tutuklu verem oldu. Veremlilerin balgamlarını toplayıp, karavanadaki yemeklere karıştırdılar.

- 12 Eylül'de eşlerimize kadınlarımıza kızlarımıza işkencehanelerde tutsakların gözlerinin önünde tecavüz ettiler.


- 12 Eylül'de İŞKENCEHANE'de gerçeklik duygusunu kaybeden veya öleceği kanaatine kapıldıkları tutkluları ormanlık alana veya metruk yerlere bırakıp ölüme terkettiler.

-12 Eylül'de insanları ormanlık alana götürüp kendi mezarlarını kazdırarak "göz altında" kaybettiler. 


- 12 Eylül darbesinin bir de doktorları vardı. Bu işkencelerin bir kısmını DOKTOR diplomalı canilerin nezaretinde yaptılar.


- 12 Eylül'de 43 kişinin DOKTOR diplomalı canilerin raporları ile “intihar ettiği” bildirildi.


- 12 Eylül'de 73 kişiye DOKTOR diplomalı caniler tarfından “doğal ölüm raporu” verildi. 

- 12 Eylül'de 650 bin kişiyi gözaltına aldılar. 1 milyon 683 bin kişiyi fişlediler. 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.


- 12 Eylül'de 7 bin kişi için idam cezası istendi. 517 kişiye idam cezası verildi. 50 kişi idam edildi, 259 idamlığın dosyası Meclis’te rehin tutuldu.


- 12 Eylül'de 14 direnişçi açlık grevinde öldü.


- 12 Eylül'de 171 kişi işkencede öldü ve bunların işkenceden öldüğü belgelendi.

- 12 Eylül'de 300 kişi kuşkulu bir şekilde öldürüldü.


- 12 Eylül'de 16 kişi “kaçarken” vurulduğu gerekçesine sığınılarak ormanlık veya metruk bir alana götürülüp infaz edildi. 


- 12 Eylül'de 95 kişi “çatışmada” öldü gerekçesi ile yargısız infaz edildi.


- 12 Eylül'de Cezaevlerinde 299 kişi işkencehane ve cezaevi koşulları nedeniyle yaşamını yitirdi.

İŞKENCE



Unutmadık Unutmayacağız, 
Affetmedik Affetmeyeceğiz..! 

23 Nisan 2012 Pazartesi

12 EYLÜL



1970lerin ikinci yarısıydı,
Gencecik çocuklardık,


Ülke 1971 muhtırası sürecinden çıkıyordu.
Toplum, Deniz'lerin asılmasının, Mahir'lerin ve İbrahim Kaypakkaya'ların yenilgisinin şokunu hafif hafif atlatmaya başlamıştı.


Birden ortalık karıştı.


Birileri, bizleri okuduğumuz okullardan ve oturduğumuz mahallelerden birey veya gruplar halinde alıp bazı yerlere götürmeye çalışıyor ya da sürekli onlarla bir arada olup onların düşüncelerini benimsememizi istiyorlardı.


Sevmedik o adamları,


Hal ve hareketleri garipti. 
Söyledikleri şeyler, insanın ve yaşamın gerçeklerine aykırı, kurmaca cümlelerden oluşuyordu. 
Kaba, İlkel ve Irkçıydılar. 
Üstelik kendilerine özgü bir din anlayışları vardı ve kendi din anlayışlarının dışındaki herkesi düşman bellemişlerdi.
 
İdeolojik, siyasal, sosyal, entellektüel anlamda bilgi birikimimiz yoktu ama iç sesimiz bu adamlarda yanlış bir şeyler olduğunu tekrarlıyordu sürekli.


Uzak durmak istedik,
Görmezden gelmeye çalıştık,


Nafile!


Bu sefer işi zora bindirdiler.
Yakaladıkları yerde sürüler halinde saldırıp tekme-tokat, odun, zincir, demir çubuk, allah ne verdiyse girişiyorlardı. 
Eh, bu arada bizim elimiz armut toplamıyordu elbette, becerebildiğimiz kadar karşı koymaya  çalıştık ama...


Ama-sı var,


Silahlar patladı.
En sevdiğimiz arkadaşlarımızın, akrabalarımızın katledilmesine   gelmişti sıra.


Başedemiyorduk. 
Yasal mercilere başvuruduğumuz her olayda sonuçsuzluğun çukuruna düştük. 


Katil olduğunu bildiğimiz insanlar, elini kolunu sallaya sallaya ortalarda dolaşıp, oluşturdukları şöhretle korku salmaya devam ediyorlardı.


Biraz dikkatlice düşünüp araştırınca, bu silahlı-külahlı insanların arkasında devletin içindeki bazı güçlerin var olduğunu fark ettik.


FAŞİZM ülkeyi "SİVİL FAŞİSTLER" aracılığı ile teslim almaya çalışıyordu.


Devletin içindeki bir takım güçler tarafından korunan ve silahlandırılan bu organizasyona teslim olmamak için DİRENECEKTİK.
Direnmezsek ya onlara benzeyecektik ya da tek tek avlayacaklardı bizleri.


DİRENDİK. 


Biz direnince, devletin içindeki o karanlık güçler, "SİVİL FAŞİSTLER" aracılığı ile ülkeyi teslim almayı beceremediler. 


Devletin içindeki o karanlık güçlerin tek çaresi kaldı,
"DARBE"


Onu yaptılar.


Ve
Katliam, işkence ve ırza geçmek başta olmak üzere tüm ahlaksızlıkları ile saldırıya geçtiler.


Bu oyunu oynarken asıl hedefleri,
Para ve bir takım ayrıcalıklar elde etmekti.


Yoksa, OYAK gibi bir holdingleri olabilir miydi,
Yoksa, emekli olurken trilyonları ikramiye olarak alabilirler miydi.
Yoksa, emekli olduktan sonra bir holdingin yönetim kuruluna girip parayla oynayabilirler miydi.
Yoksa, çocuklarına yurt dışındaki özel üniversitelerde tahsil yaptırabilirler miydi.


Unutmadık Unutmayacağız, 
Affetmedik Affetmeyeceğiz..!